16. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri’nde “Soykırıma Şahidim” paneli düzenlendi
TRT Haber Muhabiri Mücahit Aydemir’in moderatörlüğünü üstlendiği panelde “Eyes of Gaza” belgeselinin yönetmeni Mahmoud Al-Atassi, “Gaza Remains in Frame” belgeselinin yapımcısı Aslıhan Eker Çakmak ve yönetmeni Omer Nabil konuşma yaptı.
Suriyeli yönetmen Al-Atassi, Gazze‘de insanların yiyecek ve su dışında herhangi bir şey düşünecek durumda olmadığını belirterek, “Orada yaşamak gerçekten çok karmaşık. Eyes of Gaza belgeselinde de Gazzelilerin günlük hayatlarının nasıl geçtiğini, hayatlarına nasıl katkıda bulunduklarını anlamaya çalıştım.” dedi.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Belgeselciler olarak mazlumların hikayesini anlatmakla yükümlü olduklarını söyleyen Al-Atassi, “İsrail yıllarca kendi doğrularını anlatarak Batı’yı, Amerikalıları ikna etti. Şimdi biz de Gazze halkının gerçek yüzünü gösteriyoruz.” diye konuştu.
“Ben hala yaşayanların hikayesini anlatmak istiyordum”
Al-Atassi, izleyicilerin de yaşanan zulümlere karşı ciddi bir sorumluluk taşıdığının altını çizerek, “Siz (izleyiciler) şu anda sesinizi duyurabiliyorsunuz. Bir Amerikalı, Hollandalı veya Batılı olarak, Doğu’dakinden daha yüksek bir sesiniz var. Bu yüzden daha büyük bir sorumluluğunuz var ve geçmişte olanlar için de sorumlusunuz.” ifadesini kullandı.
Gazze’deki gazetecilerin hikayesini de dünyaya duyurmayı amaçladığını dile getiren Mahmoud Al-Atassi, dünyanın her yerinde muhabirlerin savaş bölgelerinde korunmak için giydikleri basın yazılı çelik yeleklerin, Gazze’deki gazetecileri hedef haline getirdiğini söyledi.
Al-Atassi, “Onlar bizim gözlerimizi kapatmak istiyorlar. Filmin başlığı ‘Eyes of Gaza’ da (Gazze’nin Gözler) buradan geliyor. Eğer İsrail tüm gazetecileri öldürmeyi ve herkesi susturmayı başarırsa, Gazze’ye ve orada neler olup bittiğine artık ulaşamayız.” şeklinde konuştu.
Belgesel çekimleri sırasında kadrajdan uzak tutmaya çalıştığı tek şeyin kan görüntüsü olduğuna dikkati çeken Al-Atassi, şunları kaydetti:
“Öldürülmüş insanları filmde göstermemeye karar verdim. Ben hala yaşayanların hikayesini anlatmak istiyordum. Amacım insanlara Gazze’de hala yaşayanların, kurtarılmaya değer hayatların olduğunu göstermekti. Bu sebeple seyircinin kan görmesini, çaresiz hissetmesini istemedim. Gazze’de her yerde çok fazla kan var. Ama hala yaşayan insanlar da var. Onlar gerçekten kurtarılmaya, yaşatılmaya değer.”
“Direniş kabiliyetleri bizim hayalimizin de ötesinde”
Yapımcı Aslıhan Eker Çakmak da Gazze’de uzun metrajlı bir proje için planlama yaptıklarını, ancak orada kimsenin bunu düşünecek durumda olmadığını aktardı.
Çakmak, “Gaza Remains in Frame” belgeselinde Gazze’de yaşananları Yahya ve Mahmoud’un gözünden aktardıklarını belirterek, “Aslında amacımız farklı farklı hikayeleri yan yana koymaktı. Fakat sadece Yahya ve Mahmoud’un üzerine odaklandık. Çünkü zaman geçtikçe hikayeleri çoğalıyordu.” dedi.
Belgesel yayımlandıktan sonra Yahya’nın hayatını kaybettiğini anlatan Çakmak, “Onlar sadece fotoğrafçıydı. Savaş onları birer gazeteciye dönüştürdü. Film bittikten sonra Yahya’yı kaybettik. Ama film hala yaşanmaya devam ediyor.” diye konuştu.
Çakmak, Filistinlilerin hayata çok bağlı olduklarını vurgulayarak, “‘Gazze, yıkılırsa yeniden yaparız, hayatımızı yeniden kurarız, yeter ki hayatta kalalım’ diyorlar. Onlar yaşamı çok seviyor. Bu yüzden de direniş kabiliyetleri bizim hayalimizin de ötesinde.” ifadelerini kullandı.
“Zihnimde Gazze, sadece haberlerde gördüğüm savaşın olduğu bir yerdi”
“Gaza Remains in Frame” belgeselinin yönetmeni Omer Nabili, Filistinli fotoğrafçı Mahmoud Abu Hamda’nın sosyal medyadan çektiği fotoğrafları görünce çok şaşırdığını ifade etti.
Nabili, şöyle konuştu:
“Mahmoud’un kariyerini ve Gazze’den paylaştığı manzaraları gördüğümde çok şaşırmıştım. Deniz kenarından, yeşilliklerden, doğadan çok güzel manzaralar paylaşıyordu. Oysa ki benim zihnimde Gazze, sadece haberlerde gördüğüm, savaşın olduğu bir yerdi. Ama o, tam anlamıyla bir sanatçı gibi konuşuyor, bir sanatçı gibi davranıyordu. Her şeyde güzelliği gören biriydi. Yalnızca güzel tarafı gösterirdi.”
Nabili, bir Filistinli olarak Gazze’ye hiç gitmediğini ve benzer kariyer yollarından geçtiği için kendini Abu Hamda ile çok özdeşleştirdiğini belirterek,”“Eğer Gazze’de doğmuş olsaydım, o benim en yakın arkadaşım olurdu. Görüntü yönetmeni olarak birlikte çalışırdık ve ben de aynı şeyleri yapardım. İşte bu empati ‘Gaza Remains in Frame’ belgeselini besledi.” açıklamasını yaptı.
Belgesel çekimleri sırasında soykırım içerisindeyken güzellik ve çirkinlik arasındaki karşıtlığı yakalamayı amaçladıklarının altını çizen Nabili, filmin ilk çalışma başlığının “We Love Life” (Hayatı Seviyoruz) olduğunu aktardı.
16. TRT Belgesel Ödülleri, film gösterimleri, alanında usta isimlerle söyleşiler, paneller ve atölye çalışmalarıyla 9 Kasım’a kadar devam edecek.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.