GÜNDEM

ABD ile ilişkilerini nasıl etkileyecek?


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ufuk Necat Taşçı, İsrail’in ateşkes ihlallerinin ABD ile dengeleri nasıl etkileyeceğini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Gazze’de 10 Ekim’de devreye giren ateşkes çetin sınanmalardan geçiyor. Şüphesiz bu sınanmaların müsebbibi ise İsrail. Gelinen aşamada süreç bir ateşkesten ziyade, ABD’nin baskıları arasından İsrail’in sıyrılarak yapmayı sürdürdüğü daha kısıtlı saldırılara dönüşmüş durumda. İki haftayı tamamlamak üzere olan bu süreçte İsrail onlarca Filistinliyi ateşkese rağmen katletti ve keyfi bahanelerle Gazze’yi bombalamaya devam etti.

📲 Artık haberler size gelsin
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

ABD, Netanyahu’yu durdurmakta zorlanıyor

ABD tarafından baskı altına alınmasa ve dengelenmeye çalışılmasa daha da ileri gitmekten geri durmayacak olan Tel Aviv’deki rejim, özellikle iç siyasette artan tansiyon ve uluslararası baskıdan dolayı marjinalleşmeye çok yatkın durumda. Bugüne kadar bölgede ve dünyada çıkardığı kaoslar için bütün ‘mazeretleri’ bizatihi ABD tarafından elinden alınan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ülkedeki sert muhalefet eleştirileri, toplumsal baskı ve Knesset’teki sert tartışmalar arasında, yeni kaoslar üreterek kendisini tutundurmanın peşinde.

Bu durumun farkında olan ABD Başkanı Trump’ın damadı Jared Kushner, Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile Dışişleri Bakanı Marco Rubio’yu üst üste İsrail’e göndermesi aslında Washington’un Netanyahu’yu zapt etmekte ne kadar zorlandığını gösteriyor. Kushner’in yeni verdiği bir röportajda Trump’a atıfla İsrail için ‘kontrolden çıktılar’ dediğini belirtmesi, JD Vance ve Netanyahu’nun görüşmeleri sonrasında yapılan basın açıklamasında Netanyahu’nun Vance’e yöneltilen soruyu direkt kendisi cevaplayarak ‘İsrail, ABD himayesinde değil’ demesi bunları alenen ortaya koyuyor.

Ancak en önemli husus, özellikle İsrail’in Katar’a yönelik saldırısıyla beraber daha da tahkim edilen Körfez dayanışması. Trump’ın Körfez’deki müttefiklerine Katar saldırı sonrası verdiği garantilerin ve sözlerin içerisinde yer alan Batı Şeria’nın İsrail tarafından kanunsuz şekilde olası ihlaline müsaade edilmeyeceği sözü, Vance-Netanyahu görüşmesi esnasında Knesset’te alınan Batı Şeria’yı ilhak etmeyi öngören yasa tasarısının kabul edilmesi ile gölgelenmiş durumda. Ateşkeste kilit rol oynayan ülkelere ABD tarafından verilen sözlerin bizzat İsrail tarafından en uç noktada ihlal edildiği böylesi bir süreç, sadece Gazze’deki ateşkese değil, bölgedeki dinamiklere de etkisi olması kuvvetle muhtemel bir aşamayı işaret ediyor.

İsrail, ABD dış politikası için bir tehdit mi?

İsrail’in çeşitli bahanelerle, ABD’nin de karşı çıkmasına rağmen ateşkesi sistematik olarak ihlal etmesi ve eş zamanlı olarak Batı Şeria ile alakalı alınan kararlar, sadece Gazze’deki dinamikleri değil, ABD adına birçok dış politika önceliğini de riske atmak anlamına geliyor. Gazze’ye anlaşılan oranda yardımın girmiyor oluşu, İsrail’de Netanyahu’nun gittikçe köşeye sıkıştığı bir pozisyonda kendisini bulması ve esirlerin Hamas tarafından serbest bırakılmasına rağmen İsrail’in ABD öncülüğündeki anlaşmaya riayet etmemesi, ABD içerisinde de tepkiyle karşılanıyor. Öyle ki; Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon, Amerikalı gazeteci Tucker Carlson hatta gazateci Piers Morgan gibi kişiler ve bazı senatörler dahi artık Tel Aviv’e açık şekilde tepki gösteriyorlar ve İsrail’in dengelenmesi ile alakalı önemli açıklamalar yapıyorlar. Bir taraftan Hamas’sız bir Gazze planı konuşulurken, ateşkesin İsrail tarafından sekteye uğratılması ve Batı Şeria’ya yönelik hukuksuz ilhak kararlarına dair sözde yasal adımların Knesset’te atılmaya çalışılması, ABD’nin dış politik önceliklerini tamamen yok sayan bir İsrail tablosu ortaya çıkarıyor.

Gazze’deki ateşkes ihlali devam eder ve işgal altında soykırım yeniden başlarsa, bundan sadece Gazze değil, aynı zamanda Orta Doğu, Körfez ve en önemlisi ABD-İsrail ilişkileri de etkilenecek. Gazze’de hem bölge ülkelerinin hem de uluslararası toplumun desteklediği ateşkes sürecinin olası kesin bir ihlalle karşılaşması, halihazırda uluslararası toplumdan ve sistemden en azından manevi anlamda izole olmuş, bölgede ilişkileri kısa vadede eskisi gibi olmayacak olan İsrail’in daha da marjinalleşmesini ve belki de tekrar kaosu bölgeye yaymasını beraberinde getirecektir.

Yeni yasama dönemine giren Knesset’te yakın vadede oylaması yapılacak ve izah etmeye çalıştığım olası kaosu tetikleyebilecek birçok hassas mesele mevcut. Batı Şeria’nın ilhakına ek olarak Filistinli mahkumların idam edilmesi, ultra-Ortodoks Yahudilerin askere alınması ve yargı reformu gibi hususların da oylanacağı İsrail iç siyasi süreci, İsrail içerisinde ve uluslararası toplumda tetikleyeceği depremle sadece Gazze’deki ateşkesi değil, bölgede ve dünyadaki birçok dinamiği de ABD’nin asla istemeyeceği noktalara getirebilir. Elbette ABD’nin şu an İsrail’i dengelemeye çalışmasının arkasındaki temel dinamikleri göz ardı etmemek gerekiyor. ABD, Gazze’deki soykırımı gerçekten dert ettiğinden değil ancak ilk defa İsrail yüzünden kendi dış politik önceliklerinden olmakla karşı karşıya kaldığı bir pozisyonda. Dolayısıyla Gazze’deki ateşkesin sürdürülmesi ve ikinci aşamaya geçilebilmesi süreci hem ABD-İsrail ilişkileri hem ABD-Orta Doğu ilişkileri hem de ABD’nin Çin ile rekabetindeki sürece odaklanabilmesi için önem arz ediyor.

İlk defa Filistin’de yaşanan soykırım ve zulmün ABD ile İsrail’i bu denli karşı karşıya getirdiği bir süreçte değiliz. Daha önce de çeşitli ABD başkanları, İsrail-Arap çatışmalarının, ABD’deki Siyonist lobinin etkilerinin ABD’ye nelere mal olduğunu dile getirmiş ama asla kamuoyuna tam olarak yansıyan bir sürece dönüştürmemişlerdi. Ancak ilk kez kamuoyuna yansır derecede hissedilen ABD ve Netanyahu’nun şahsında İsrail arasındaki gerilim, birçok dengeyi değiştirmeye gebe. Bunun içerisinde belki de kısa ve orta vadede ABD’nin İsrail’i beklemediği saha ve alanlardan, beklemediği aktörler ve mekanizmalarla dengelemek de var elbette. Şu an ABD ve İsrail içerisinde cevaplanması gereken temel soru ise şu: ‘Hangi ABD ve hangi İsrail galebe çalacak?’.

Çünkü iki ülkenin de kendi içerisinde dış politika ve birbirleriyle ilişkilerinde farklı görüşleri destekleyen fraksiyonlar var ve bunlar tarihin en ağır kavgası içerisindeler. Dolayısıyla bu süreçte hem ABD hem de İsrail’de siyasi figürler de dahil olmak üzere herkesin çeşitli bedeller ödeyebileceği karmaşık bir atmosfer mevcut. Nitekim Trump-Vance ekolünün İsrail’i dengeleyerek Gazze’deki ateşkesi tüm taraflar (arabulucu ülkeler) için tatmin edici bir şekilde sürdürmesi ve diğer aşamalara geçmesi, ABD’nin Orta Doğu’da tekrar siyasi-sosyolojik zemin bulabilmesinin en önemli aşamasını teşkil ediyor.

[Dr. Ufuk Necat Taşçı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.



Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.





Source link