Türkiye, 3,5 trilyon dolarlık maden potansiyeliyle küresel madencilikte konumunu güçlendiriyor
AA’nın 4 Aralık Dünya Madenciler Günü kapsamında derlediği bilgilere göre Türkiye, dünyada ticareti yapılan 90 madenin 70’ine ev sahipliği yapıyor ve bunların 60’ında aktif ticaret yürütüyor.
Son 20 yılda ciddi ölçüde büyüme kaydeden madencilik sektörüyle Türkiye, üretilen maden çeşitliliğinde dünyada 7’nci sırada bulunuyor. Türkiye, bor, mermer, trona, feldspat, barit, alçıtaşı, krom ve çimento gibi ham madde kaynaklarında ilk 5 ülke arasında yer alırken, altın, gümüş, nikel, bakır, çinko, demir ve antimuan gibi çok çeşitli stratejik madenlerde de güçlü bir portföy sunuyor.
Madencilik sektörü 155 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor. Sektör, 2002’de 116 milyar lira olan Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içindeki hacmini, güncel fiyatlarla 2024’te 525 milyar liraya çıkararak yaklaşık 4,5 kat büyüdü. Aynı dönemde maden ihracatı da 7 kat artarak 6 milyar dolar seviyesine ulaştı.
Yapılan güncel hesaplamalar, ülkenin ekonomiye kazandırılmayı bekleyen yaklaşık 3,5 trilyon dolarlık yer altı maden potansiyeline sahip olduğunu gösterirken, bu kaynakların önemli bölümünün hala keşfedilmeyi beklediği belirtiliyor.
Uzmanlar, söz konusu potansiyelin ekonomik değere dönüştürülmesi için arama yatırımlarının hızlandırılmasını ve jeolojik veri tabanının güncellenmesini kritik önemde görüyor.
Altın potansiyeli yaklaşık 6 bin 500 ton
Dünya altın rezervlerinin yaklaşık yüzde 2’sine ev sahipliği yapan Türkiye’nin toplam altın potansiyeli 6 bin 500 ton seviyesinde. Bu potansiyelin yaklaşık 1500 tonu yeri belirlenmiş durumda ve söz konusu rezervlerde üretim sürüyor.
Bunun yanı sıra yer altında bekleyen yaklaşık 5 bin ton altının bugünkü fiyatlarla değerinin 300 milyar dolar düzeyine ulaştığı değerlendiriliyor.
Altın ithalatını azaltarak cari açığı düşürme hedefi doğrultusunda iç piyasada ve yurt dışında üretimi artırmaya yönelik adımlar hız kazandı.
Türkiye’nin madencilik kaynaklı yıllık altın üretimi 30-32 ton bandında seyrederken, 2020’de 42 tonla rekor kıran altın üretimi, 2023’te 35,5 tona, 2024 sonunda ise 32,2 tona gerilese de sektör temsilcileri, yeni ocaklar ve kapasite artışlarıyla üretimin yeniden 40 ton seviyesine yaklaşabileceğini, izin süreçlerindeki iyileşme ve yatırım iştahındaki toparlanmayla 2026 sonrası 50-60 tonluk yıllık üretime ulaşılmasının mümkün olduğunu belirtiyor.
2025 yılına ilişkin veriler yıl sonunda netleşecek.
Öte yandan, Türkiye’nin uluslararası altın yatırımları da genişliyor. Asya’dan Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyada yürütülen projeler kapsamında Nijer’deki altın sahasında ilk faz tamamlandı ve Türkiye’nin yurt dışındaki ilk üretiminin burada başlaması hedefleniyor.
Özbekistan’da altın ve diğer madenlere yönelik arama çalışmaları sürerken, Afganistan, Azerbaycan, Fas, Kırgızistan, Libya ve Suriye’de projelerin somut üretim aşamasına taşınmasına yönelik hazırlıklar devam ediyor.
Dünya bor rezervlerinin yüzde 73’ü Türkiye’de
Bunun yanı sıra Türkiye, küresel bor rezervlerinin yüzde 73’üne, pazar payının ise yüzde 60’ından fazlasına sahip. Bu kapsamda 2024 yılı, 2,5 milyon tonluk satış ve 1,3 milyar dolarlık gelirle büyük ölçüde ihracata dayanan rekor bir yıl olarak kayıtlara geçti.
Borun daha yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesine yönelik yatırımlar da hız kazandı. Eskişehir Kırka’daki pilot tesis ilk lityum karbonat üretimini gerçekleştirirken, yıllık 600 ton kapasiteli endüstriyel üretim tesisi için hazırlıklar sürüyor.
Bandırma’da savunma sanayi ve endüstriyel uygulamalarda kullanılan bor karbür tesisinde üretim devam ederken, aynı bölgede çelik üretimi ve yüksek mıknatıs teknolojilerinde kritik olan ferrobor tesisinin 800 tonluk kapasitesiyle ilerleyen dönemde devreye alınması planlanıyor.
Türkiye, NTE’de küresel stratejik üretici konumuna ilerliyor
Küresel teknoloji, elektrikli araç ve savunma sanayisindeki büyümenin etkisiyle kritik öneme sahip nadir toprak elementlerinde (NTE) Türkiye, Beylikova yatırımıyla stratejik bir konum kazanıyor.
Eskişehir Beylikova’da bugüne kadar 125 bin metre sondaj yapılarak toplam 694 milyon tonluk kaynak belirlendi. Bu kaynak içinde 12,5 milyon ton NTE oksidi yer alıyor. Rezerv büyüklüğü açısından Beylikova, Çin’deki Bayan Obo’nun ardından dünyanın ikinci büyük sahası konumunda bulunuyor.
Pilot tesis, ilk etapta 7 elementin oksit üretimine odaklanacak ve bu elementlerin oksitleri ilk kez üretilecek. Florit, barit, lantan, seryum, praseodimyum, samaryum, gadolinyum, evropiyum, neodimyum gibi elementlerin yanı sıra diğer 17 NTE de tesiste işlenecek. Ayrıca nükleer yakıt ham maddesi toryumun da burada üretilebilmesi planlanıyor.
Beylikova Pilot Tesisi ile Türkiye, yıllık 1200 ton cevher işleyerek ekonomiye kazandırmayı amaçlıyor. Pilot tesisten sonra endüstriyel tesise geçilerek yıllık 570 bin ton üretim hedefleniyor ve bu üretimin ülkeye yaklaşık 220 milyon dolar gelir sağlayacağı öngörülüyor.
Dünyanın en büyük 5 NTE üreticisinden biri olma hedefi doğrultusunda, pilot tesisin endüstriyel tesise dönüştürülmesi için saflaştırma teknolojilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar devam ediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.